Bir ben var içimde. BEnliğimin en dibinde. Öyle bir benki; bazen gülen, içinde kelebekler uçuşan, aşık olan, heyecanla bekleyen, seven, hayal kuran, umutlanan, coşan, eğlenen, küçücük umutlara tutunup bir ömrü geçirebilen, bir bakışla mutlu olabilen, ayakta durabilmke için hayallerine; eski mutlu anılarına tutunan, sevgiyle tüm kalbi dolan bir ben. Şimdiki zindanını boynundaki zincirleri unutmuş bir ben. Ama hatırlatırlar birden boynuna geçirdikleri zincirleri. Otorite sahibi zehir içirir sanki, işkence olur yaşamak, her nefes acı verir, her söz deler zaten delik deşik olmuş kalbini ve geçer, her hareket batar. Mezarındır aslında yaşadığın, yer tek eksik topraktır. Gözlerindir mezar taşın. Her şeyi anlatıyorur gözlerin bakarlar ama görmezler. Gözyaşların içine doğru akar görmezler. Hayat denen döngüyü anlamaya çalışır bazen BEN. ama yapamaz anlayamayacağı kadar zor mudur hayat yoksa isanlar mıdır onu anlaşılmaz yapan? Cevabı bulamaz BEN. Kendini yargılar sorgular durur ama hiç geçmişine bakmaz. Neden kapılarının sevgiye mühürlü olduğu sorusunun cevabını bulamaz. Babasının sevişlerinin neden hatırlayamadığını, annesinin içten sarılışlarını neden hatırlayamadığını düşünür. Geçmişi neden bir gün gibi arkada bıraktığını ve bir türlü arkasına neden bakmadığı sorularını soramaz kendine. Bir gün sorar ama anlayamaz cevabını bulamadığını düşünür. halbuki gün gibi açıktır ortada gerçek. O mu çok karamsardır yoksa hayat mı onu bu kadar karamsar hale getirmiştir? Ne ufak mutlulukları görecek gözleri ne de ufak mutluluklardan haz alacak bir ruhu kalmıştır. Sevgisiz bir kalp olur mu? İçlerinde Rabblerini (sahiplerini) arar ya insanlar. Allah çok merhametli kullarına karşı çok sevgili değil midir? öyleyse ben içimde bomboş kalbimde neyi aramalıyım. Artık hiç bir sevgiyi içeriye alamayan bir kalbi NE'Yİ aramak için kılavuz etmeliyim kendime. Belki arayamadığım ve bulamadığım o NE'YE dayanarak hayata tutunmaya devam ediyorum. Belki de rüzgarın savurduğu yere gidip orda kayboluyorum. Belki çarpmadaki etkisiz eleman olan 1 gibi etkisiz bir elemanım hayatta ve kendi hayatmda. İnsan kendi hayatındaki etkisiz elemanı nasıl oynar? Bu nasıl bir hayat olur heleki başında her an hayatını mahvetmeye hazır yutan eleman 0 misali gibi biri varsa başında. 0'ın yanında olamaz ama istese de uzağa da gidemez. Kendi mezarında yaşayan bir BEN. Susan bir ben. İlk başlarda çabalayan can çekişen ama sonra ruhunu teslim etmiş bir ölü gibi hareketsiz tepkisiz kalmış bir BEN. ALLAH rahmet eylesin bana. Arayıp bulamadığım, aramayı bıraktığım ALLAH'TAN rahmet diliyorum BEN'e. Ne ironik değil mi?
Ben de öyle düşünmüştüm. Yerin altında ruhum. Bedenimara sıra vazifesini yerine getirmek için kalkar gider bir yerlere sonra geri döner taştan yatağına yatar. Tahtayla kapatır üstünü
gecedir arkadaşı. Kapatır gözlerini hiç açmamasına. UMUT yoktur MUTLULUK uğramaz oraya HUZUR yoktur AŞK da unutmuştur BEN'İ bir tek SESSİZLİK vardır orada O'nunla. HÜZÜN, GECE ve SESSİZLİK vardır. hüzün tüm benliğini kaplar gece, evidir. Sessizlik hakimidir her yerin. Elveda mutluluk halbuki ne güzeldin dudaklarımd anlamlandığında. Elveda huzur seni denize her bakışımda bulurdum kaybettiysem bile. Elveda aşk seni hiç bulamasam da tam anlamıyla. Kimi zaman sen de acı verdin. Acının kardeşisin sen ey aşk. Elveda sana! Ve HAYAT sana çoktan veda ettim. Ruhumun tüm parıltılarını aldın benden. Seni suçlamıyorum yargılamıyorum artık. Seni avuçlarımdan havaya doğru serptim ve gittin. Tüm parıltınla tüm ihtişamınla. HOŞÇAKAL HAYAT. Bu yaşayan bir ölünün haykırışları. Kendini bulunduğu koşullar kabul edişi. Karamsarlığın her yanının sarışını kabullenişi. Umudu, hayatı yitirişinin yazıya dökülmüş hali. Varsın gitsin şimdi hayat. Varsın bir de toprak olsun üstümde. Bu bir insanın kaybedişini kabullenişi. HAyata 1-0 yenilişi. Bir ben var bezgin, kırgın, malup, sessiz, hareketsiz bir küçülmüş yitip giden bir ben...
27 Aralık 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder